Onu deviren Fidel Castro ve silah arkadaşları (26 Temmuz Hareketi) üç şeyin peşindeydi: Bağımsızlık, hürriyet ve refah.
Ne yazık ki bu gayelerin üçü de gerçekleşmedi.
Küba ABD uydusu olmaktan çıktı, ama bu sefer de Sovyet uydusu oldu.
Diktatörlük ve yoksulluk, komünist rejim altında devam etti.
Halbuki 26 Temmuz Hareketi -Fidel Castro’nun kardeşi Raul Castro ve Arjantinli arkadaşı Che Guevara gibi birkaç istisna hariç- bidayette ne komünistti ne de Sovyet meraklısı.
Üstelik, Fidel Castro ABD ile iyi ilişkiler içinde olmak istiyordu.
Hatta, dış ticarette Küba’nın en önemli partnerinin yine ABD olması gerektiğini düşünüyordu.
Devrimden üç-dört ay sonra (Nisan 1959) ABD’yi ziyaret etti ve Başkan Yardımcısı Richard Nixon ile görüştü; bu görüşmeden sonra düzenlediği basın toplantısında aynen şöyle dedi: “Dünyanın bizi komünist olarak gördüğünü biliyorum ve tabii ki (Nixon’a) çok açıkça komünist olmadığımızı söyledim. Çok açıkça.”