Diyarbakır’da, Van’da, Ağrı’da, Hakkari’de, Şırnak’ta, hatta Tunceli’de “Evet” oyları AK Parti’nin son seçimlerde aldığı oyların epey üstünde çıktı, HDP seçmeninden anayasa değişikliği paketine ve dolayısıyla AK Parti’ye hatırı sayılır bir destek geldi, ama bu illerimizde HDP’ye teveccüh hâlâ olağanüstü büyük.
PKK’nın uğradığı muazzam itibar kaybı HDP’ye aynı azamette yansımıyor.
O azametin yanından bile geçemiyor HDP’nin kaybı.
Kürt açılımı, terörle mücadelede medenî ve ahlakî bir tarzın benimsenmesi, görevden alınan HDP’li belediye başkanlarının yerine atanan kayyımların çalışkanlığı ve halka yakınlığı bölgedeki devlet algısını müsbet yönde değiştirdiyse de, yüzde 70-80’lere varan oranlarla HDP’nin kalesi olmaya devam eden illerimiz var.
Diyarbakır’ın bile neredeyse yüzde 70’i her şeye rağmen hâlâ HDP’li.
***
Ne yapalım şimdi?
HDP yeterince oy kaybetmiyor diye üzülelim mi yoksa HDP yeterince oy kaybetmese de PKK’nın itibarı yerlerde sürünüyor diye sevinelim mi?
İkisi beraber de olur, ama ille de ikisinden birini tercih etmek gerekirse tabii ki ikincisi.
Yakın geçmişe kadar PKK taraftarı olan bir HDP seçmeninin şimdi HDP saflarından ayrılmamakla beraber PKK’yı “Siyasete bir şans tanımadın, Kürtlerin siyasette elde ettiği büyük kazanımın içine tükürdün, barışı durduk yerde bozup milleti bir hiç uğruna felakete sürükledin” diyerek telin etmesi iyimserlik sebebi değilse nedir?
PKK’nın halk ayaklanması çağrıları halkta makes bulmuyor.
HDP’liliğin de bir harareti yok artık; partinin onca yöneticisi ve belediye başkanı