İslamcıyız. Tarihimiz rejime muhalefet tarihi. Diyanet’i de yerden yere vurmuşluğumuz vardır. Hatta bazılarımız “Hıyanet” diye anardı bu müesseseyi. “Kalksın” diyenlerimiz çoktu. Ama ben şahsen öyle demedim hiç.
Şöyle düşünüyordum: “Camilerin üzerindeki Diyanet şemsiyesi kalktığında cami cemaatleri türlü çeşit grupların savaş çarkında öğütülür. Rejimin sözde değerlerine yapılan ve formaliteden öteye geçmeyen atıflar dışında Diyanet’in halka yansıyan mühim bir olumsuzluğu yok; itikat ve amele dair telkinlerinde “ummeten vasaten”in sınırlarını zorladığını söyleyemeyiz; üstelik, türbelerin tapınağa dönüştürülmesine direnmek gibi müsbet gayretleri takdire şayan. Dini hizmetlerde bir aksamanın olmaması ve Müslüman halkın ‘asgari müştereklerine’ dayanan ‘genel geçer’ bir ‘ezber’in baki kalması için (ezber çok çok önemli) Diyanet gibi bir çatı örgütün varlığı zaten elzem. Diyanet’i kaldırsak, kaldırdıktan bir müddet sonra kendimizi yeni bir Diyanet arayışının içinde bulacağımız muhakkak. Canımızı sıkan tarafları varsa da Diyanet kalktığında doğacak olan boşluğu doldurma savaşında canımızın çok daha fazla sıkılacağını ve dahî yanacağını göz önünde tutarak, maslahat-mefsedet hesabını iyi yapıp Diyanet’in muhafazasını savunmamız iktiza eder.”