Mescid-i Aksa’nın yerinde Süleyman Mâbedi’ni görmek isteyen İsraillilerin tacizleri ve onları destekleyen Siyonist işgal polisinin Mescid-i Aksa’daki operasyonları yıllardır gündemden düşmüyor. Müslüman Filistinlilerin Mescid-i Aksa’yı kanları pahasına savunmaları da.
Filistinliler derken…
Diğer Batı Şeria topraklarındaki Filistinlilerin Kudüs’e girişine bin bir engel çıkarıldığı, Gazze’dekiler zaten Kudüs’e hiç gidemedikleri için, neredeyse sadece Kudüs’te mukim Filistinliler siper oluyor Mescid-i Aksa’ya.
Demek ki, İslam ülkelerinin ve genel olarak uluslararası toplumun İsrail’i yola getirmesinin söz konusu olmadığı şu bitmek bilmeyen konjonktürde Mescid-i Aksa’nın akıbeti, Kudüs’teki Filistinli varlığına bakıyor.
Ve İsrail, Kudüs’teki Filistinlileri zayıflatmak, onların gücünü ve azmini kırmak için elinden gelen her şeyi yapıyor; evsiz, işsiz, aşsız kalsınlar da nasiplerini utanç duvarının ötesindeki Batı Şeria topraklarında veya yurt dışında arasınlar, oralara yerleşerek Kudüs’teki ikamet haklarını kaybetsinler, Kudüs’teki Filistinli nüfusu azaldıkça azalsın ve Mescid-i Aksa’nın etrafındaki kalkan zayıfladıkça zayıflasın...