Geçenlerde bu sütunlarda “mezhepçilik meselesi”ne dair bir yazım çıkmıştı.
Birçok eleştiri aldım.
Aldığım eleştirilerden bir tanesi, Şia’yı bütünüyle tel’in etmekten geri durmakla hata ettiğim yönündeydi.
Bu husustaki -daha evvel Müstakil Gazete’de netleştirdiğim- duruşumu bir kere daha sarih bir şekilde ifade etmek isterim.
***
Statüko rehberi Ali Hamaney ve fitne-fesat operasyon daireleri genel koordinatörü Kasım Süleymani’nin dümen suyundaki İran devletini (“Hizbullah” diye anılan Lübnanlı milis grubu, Irak’taki Haşd-i Şaabi milisleri, Suriye’deki Esed idaresi, Yemen’deki Husi terör hareketi dahil) sertçe eleştiriyorum, kınıyorum.
Onun bütün fenalıklarını tel’in ediyorum.
Kimilerini ‘kesmiyor’ bu.
‘O fenalıkların sapık Şii itikadından, Rafızilikten kaynaklandığını niye belirtmiyorsun? Niye Şii rejimi yerine Hamaney rejimi diyorsun? Şiiliğe niye açıkça cephe almıyorsun? Ehl-i Sünnet düşmanı Şiilere hadlerini niye doğru dürüst bildirmiyorsun?’ diye kızıyorlar.
Öyle konuşamam.
Öyle davranamam.
Öyle değilim çünkü.