Selçuk kitabı hemen alıp okumuş, bayılmış.
Ayılınca çarşıda buluştuk, kitaptan bir nüsha da bana almak için bir kitapçıya gittik.
O ne?
Karınca yazısı mı?
Dergâh Yayınları’ndan çıkan NURETTİN TOPÇU – Dünden Kalanlar ve Geleceğe Umutlar serlevhalı eser 1340 sayfa; hepsini bir cilde sığdırmak için incecik kâğıt ve minnacık hurufat kullanılmış (Tamam, “huruf” zaten çoğul ve dolayısıyla “at”a gerek yok, ama böyle de kullanılıyor ve ben bu kelimeyi böyle seviyorum işte); gözüm bozuk, bu yazıyı mümkün değil seçemez, gözlüğüm de kâr etmez.
“Tüh be!” dedim.
Sonra “Dur bi’ dakka!” dedim.
Kursağımda kalan sevincimin bir nebze de olsa imdadına yetişmek için bir şey geldi aklıma:
“Selçuk, bana hemen şimdi bu kitaptan üç enteresan şey nakleder misin?”
Hazırlıksız yakalanmıştı; sadece iki şey nakledebildi: