Rusya Suriye’de ne istiyor? ABD Suriye’de neyin peşinde? İran’ın Suriye’deki konumu ne idi, ne oldu? “IŞİD” bitti mi, bitiyor mu? PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’nin Türkiye’yi tehdit edemez hale gelmesi için Zeytin Dalı Harekâtı nereye kadar uzanmalı? Suriye denince bunları konuşuyoruz artık. Tabii ki konuşacağız, konuşmalıyız… Suriye meselesinin esasını; Esed rejiminin baskılarına, işkencelerine, cinayetlerine isyan eden Suriyelilerin devrim hareketini konuşmayı da ihmal etmemeliyiz ama. Bilhassa, Suriye Devrimi’nin başlangıcının 7’nci yıldönümünü idrak ettiğimiz şu günlerde. *** Kimine göre devrimin miladı, 15 Mart 2011’de başta Şam olmak üzere birçok şehirde rejime karşı protesto gösterilerinin düzenlendiği “Öfke Günü”dür. Kimine göre ise devrimin asıl başlangıç tarihi, Der’a şehrinde Cuma namazından sonra halkın ayaklanıp zalim valiyi tartakladığı 18 Mart 2011’dir. (Birçok protestocunun rejim güçleri tarafından katledildiği 18 Mart Olayları, Der’a şehrinin kuşatılmasına yol açmıştı. ) Bugün 15 Mart. Bu vesile ile, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Halid Hoca’dan bir genel durum değerlendirmesi istirham ettim. Şunları söyledi: “Hüsnü Mübarek’in devrilmesi ardından Suriyeli 15 yaşındaki Hamza Hatib ve arkadaşlarının diktatör Beşşar Esed’i kastederek bir duvara “Ey doktor senin de sıran geldi’ yazmaları ve bunun yüzünden rejimin istihbaratı tarafınca gözaltına alınıp işkenceden geçirilmeleri ve Hamza Hatib’in şehit edilmesi sonucu 18 Mart 2011’de Deraa kentinde başlayan sokak hareketi, sadece Suriye’de bir devrin değil Arap coğrafyasında Sykes-Picot anlaşması gereğince dizayn edilen bir yüzyılın sonunun beklenen bir ilanı idi. “Bu coğrafyadaki rejimler, ülkeleri adeta kendi çiftlikleri gibi yönetmişler, halklara da köle gibi davranmışlardı .