Cumhurbaşkanı Erdoğan, isteyen Suriyeli muhacirlere Türkiye vatandaşlığı verileceğini, İçişleri Bakanlığı’nın bu yönde bir çalışma başlattığını müjdeledi.
Sadece Suriyeli muhacirlere değil, Türkiye’ye de müjde bu.
Şu veya bu gerekçeyle karşı çıkanlar olacaktır, ama Türkiye de -şimdilik Batı Avrupa ülkeleri kadar olmasa bile- nüfusunu ‘yeniden üretmekte’ müşkülat yaşıyor. En azından, o müşkülatın eşiğine gelmiş bulunuyor.
Yıllardır, hem devletin içinden hem de sivil toplumdan feraset sahibi kimselerin, hükümete, “Ufukta tıkanma gözüküyor. Nüfusun yaşlanmasını ve azalmasını önlemek için Türkiye’yi tıpkı ABD, Kanada yahut Avustralya gibi göçmen ülkesi haline getirmeliyiz” diye telkinde bulunduklarını, bu konuda hazırlanmış dört başı mamur projelerin de olduğunu biliyorum.
Suriyeli muhacirlere Türkiye vatandaşlığı vermek, bu iş için pek münasip bir başlangıç olacak.
***
Önemli bir bürokrat, bana,
“Suriyeli muhacirleri sokaktaki dilencilere bakarak yargılayan
vatandaşlarımız yanlış yapıyor. Gayet nitelikli bir topluluk bu.
Üstelik meşrep bakımından bizim toplumumuza çok benzediği için
Türkiye’ye ayak uydurmakta fazla zorlanmaz. Bu topluluğun
Türkiye’ye muhakkak kazandırılması lazım. Başta vatandaşlık olmak
üzere çeşitli imkânlar sunarak onları muhakkak Türkiye’de
tutmalıyız. Suriye’de savaş bittiğinde de burada kalmalılar”
dediğinde, Suriyeli muhacirleri Türkiye’ye kazandırma fikrine
katıldığımı belirtip, şöyle bir şerh düşmüştüm: “Onları Türkiye’ye
kazandırırken Suriye’ye kaybettirmeyelim. Türkiye vatandaşı
olsunlar, ama Suriye’den de kopmasınlar. Suriyeli kimliğini
kaybetmesinler. Hem Suriye vatandaşlıklarını korusunlar, hem de
Suriye’nin siyasi ve içtimai meselelerine ilgilerini. Arapçayı da
muhafaza etmeliler. Çocuklarının Arapçayı unutmamalarını temin
etmeliyiz. Aynı anda hem Suriyeli hem Türkiyeli olmalı bu topluluk.
Savaştan sonra, iki devletin de vatandaşı olarak, dileyen Suriye’de
ikamet eder, dileyen Türkiye’de. Dileyen de kimi zaman orada, kimi
zaman burada. Sonunda bu topluluk, Türkiye-Suriye birliğine hizmet
edecek, o birliğin öncü gücü olacaktır.”
Bunlar dikkate alınırsa ne güzel olur.