Türkiye-İsrail münasebetlerinin düzeltilmesine ilişkin anlaşmayı tasvip etmiyorum, malum. Niye tasvip etmediğime dair birçok yazı yazdım. Şimdi kendimi tekrar etmeyeyim.
“Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı”nın Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na sevk edilmesi münasebetiyle iki hususun altını çizmeden geçemeyeceğim ama.
***
Söz konusu “Usul Anlaşması”na göre;
“İsrail’in, ülke adına hareket edenlerin ve vatandaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek ya da tüzel kişilerince Mavi Marmara olayıyla ilgili kendilerine yönelik doğrudan yahut dolaylı olarak Türkiye’de yapılmış veya yapılacak her türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin tüm sorumluluktan muaf tutulmaları sağlanacak.”
Peki, Mavi Marmara’nın arkasındaki kuruluş olduğu için İsrail tarafından “terör listesi”ne alınan İHH’nın durumu ne olacak?
Türkiye, Gazze’ye Özgürlük Filosu’nun kaptan gemisi Mavi Marmara’da 10 kardeşimizi katleden İsrail askerlerini, onlara vur emrini veren komutanlarını ve katliamın siyasi sorumluluğunu taşıyan İsrail Başbakanı ile Savunma Bakanı’nı sorumluluktan muaf tutacağını taahhüt ederken, İsrail, Gazzeliler için hürriyet ve adaleti savunmaktan başka suçu (!) olmayan İHH’yı “terör listesi”nden çıkarmayı taahhüt etmedi mi?
Metni baştan sona okuyoruz, tekrar okuyoruz, tekrar tekrar okuyoruz; ama bu yönde bir ifade göremiyoruz.
Bu husus, hükümete, İsrail’le müzakereler ilk başlayalı beri, yıllardır hatırlatılıyordu; demek ki önemsenmemiş.
Neticede, insani yardım gönüllülerini hunharca katledenlerin sorumluluğu kalkıyor, insan hakları ve insani yardım için sivil inisiyatif geliştirenlere yüklenen ‘terör sorumluluğu’ ise devam ediyor!
***
“Usul Anlaşması”ndaki şu hüküm (5. Madde) de sakat: