Amerika Birleşik Devletleri ile anlaşma sağlandı, Barış Pınarı Operasyonu’na 120 saat ara verildi. Anlaşmaya göre ABD, Suriye’nin Türkiye sınırında mevzilenen PKK/YPG’li teröristlerin “güvenli bölge”den çıkmasını ağlayacak, onların “güvenli bölge”deki ağır silahlarını toplayacak ve mevzilerini imha edecek. “Güvenli bölge”nin kontrolünün “öncelikle” Türkiye’ye ait olması da anlaşmaya bağlandı. ABD ve PKK/YPG’li yoldaşları önümüzdeki 120 gün içinde “güvenli bölge” ile ilgili taahhütlerini yerine getirirse, Barış Pınarı Harekâtı sona ermiş olacak. Peki “güvenli bölge” tam olarak neresi? Nerede başlayıp nerede bitiyor? Anlaşma metninde bu hususa açıklık getirilmemiş. “Öncelikle” ne demek? “Güvenli bölge”nin kontrolünde Türkiye ile ABD arasında bir görev dağılımı olacaksa, tam olarak nasıl olacak? Kontrolün “öncelikle” Türkiye’de olması, “güvenli bölge”deki asayiş faaliyetlerinde tayin edici rolü Türkiye’nin oynayacağı anlamına geliyor mu gelmiyor mu? Bu husus da muğlak. Muhatap, güvenilmezliğin kitabını yazan ABD olduğu için tereddütlerimiz var; ama meselenin daha fazla kan akmadan barışçıl bir yolla çözülebileceğine dair ümidimiz ağır basıyor. *** Türkiye ne yapacağını önceden söylemişti ve evvelce yaptıkları (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı) yapacaklarının teminatı idi. Madem bu iş anlaşma yoluyla da oluyordu, ABD niye silahlar konuşmaya ve kan akmaya başlamadan önce gereğini yapmadı ki? Türkiye’nin terörle sonuna kadar mücadele konusunda ‘blöf’ yapmadığı ve aptal yerine konarak oyalanmaya gelmediği, tehditlere de pabuç bırakmadığı artık iyice anlaşılmış olmalı. ABD’nin aynı hatayı tekrarlaması ihtimaline istinaden bir kere daha: Türkiye’nin yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.