Yüreğimizi yakan orman yangınlarını günlerdir konuşuyoruz. Enine boyuna tartışıyoruz, söndürme çalışmalarının nasıl etkili olması gerektiğini, zamanında müdahalenin önemini, yangın uçaklarının gerekliliğini değerlendiriyoruz. Konunun bu kadar çok üzerinde durduğumuz ve yakından takip ettiğimiz için muhtemelen bundan sonraki orman yangınlarına daha etkili şekilde eğileceğiz.
Fakat aynı hassasiyeti Türkiye’nin vahim bir sorunu olan trafik kazalarında göstermiyoruz. Çünkü bu konu kanıksandı. Bakın, son bir haftada Türkiye’de benzer nitelikteki sadece 3 trafik kazasında toplam 29 vatandaşımızı yitirdik, 30’dan fazla kişi de yaralandı. Bu üzücü olayların haber ömrü ise 24 saat bile olmadı! Kazaların ardından insanlar ve yetkililer üzüntülerini paylaştı ve konu gündemden düştü.
İddia ediyorum, bu hafta gazetelerde kazaların sebepleri, bundan sonra alınması gereken önlemler konusunda hiçbir yazı görmeyeceğiz. Neredeyse iki haftadır konuştuğumuz orman yangınlarında 8 vatandaşımızı kaybettik, sadece üç kazada ise 29 insanımızı.
Bu karşılaştırmayı şundan ötürü yapıyorum; farkındalık oluşmaz ve gerekli adımlar atılmazsa trafik kazaları, sonuçların ağırlığı açısından Türkiye’de en fazla ölüme yol açan başlık olarak kalmaya devam edecek.
8 Ağustos’ta Zonguldak-İzmir seferini yapan Efe Tur’a ait yolcu otobüsü, Balıkesir’de yoldan çıkarak takla attı. Kazada 15 kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi de yaralandı. İlk incelemede yolcu otobüsünün 95 kilometre hızla viraja girdiği, yaklaşık 40 metrelik fren izinin olduğu tespit edildi. Bu durum, kazanın aşırı hız nedeniyle direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesini veya sürücünün uyumuş olabileceğini gösteriyor.