CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı adalet
yürüyüşünün üzücü bir hadise yaşanmadan tamamlanmış olmasına
sevindim. Güzergah boyunca zaman zaman yükselen tansiyonu yüreğimiz
ağzımızda takip ettik. Ufak tefek aksilikler ve sataşmalar dışında
ciddi bir mesele yaşanmadı.
Ana muhalefetin örgütlediği yürüyüşe Türkiye’nin gidişatıyla
ilgili itirazları olan farklı kesimler de katıldı.
Bu büyüklükte bir yürüyüşün hayata geçirilebilmiş olması “Bu
ülkede sadece iktidar var ve onun istedikleri yapılıyor” diyerek
Türkiye’yi eleştirenleri mahcup etti.
Türkiye’nin bir Ortadoğu ülkesi olmadığını, muhalif
görüşlerin şiddete başvurmadan yüksek sesle dile getirilebildiğini
gösterdi. İktidar yanlısıyla karşıtıyla bütün kesimler dünyaya “Muz
cumhuriyeti değiliz” mesajını verdi.
Şuna inanıyorum, barışcı yollarla aktarıldığı sürece
iktidarlar yüzbinlerce kişiden yükselen talepleri elinin tersiyle
bir kenara itmemeli. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım kategorik
olarak yürüyüşe karşı olmakla birlikte ılımlı açıklamalar yaptı.
Sorumlu bir devlet adamı kimliğiyle hareket etti.
★
Kılıçdaroğlu yaşında ve spor pratiği olmayan bir kişinin çok
uzun güzergahı yürüyebileceğine birçok kişi inanmıyordu. Bir
iddiayı hayata geçirmiş olması Kılıçdaroğlu’nu parti içinde ve
dışında güçlendirecektir. Ancak asıl önemli olan CHP’nin süreci
bundan sonra nasıl yöneteceği.