İstanbul Büyükada’daki Rum Yetimhanesi muhteşem güzellikte bir yapı, aynı zamanda Avrupa’nın en büyük ahşap binası durumunda. Büyükada’nın çok güzel bir noktasında ağaçlar arasında hüzünlü geçmişinin hatıralarını günümüze taşıyor.
Yapı, 1898 yılında bir Fransız şirketi tarafından lüks bir otel ve casino olarak inşa edildi. Fakat bu amaçla kullanım ruhsatı alamadı. Hayırsever bir Rum bankerin eşi olan Eleni Zarifi tarafından satın alınarak İstanbul Rum Patrikhanesi’ne bağışlandı. Fransız mimar Alexandre Vallaury’nin imzasını taşıyan yapı, 1964 yılından bu yana boş ve kapalı durumda.
Savaş ve kıtlıkların yaşandığı zor dönemde buraya getirilen çocuklara eğitim ve barınma imkânı sağlandı. Ailesiz kalmanın acısı hafifletilmeye çalışıldı. Buradan mezun olanlar daha sonra Türkiye’de ve çeşitli ülkelerde önemli görevlere geldiler. Mimari özellikleriyle bütün dünyada bilinen bu bina, geçmişte aidiyet ve mülkiyet konularındaki hukuki tartışmalarla gündeme gelmişti.
2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yapının İstanbul Rum Patrikhanesi’ne ait olduğu yönünde karar verdi.
Gecenin sonunda İstanbul âşığı Yunan sanatçı Evanthia Reboutsika enfes bir konser verdi. Etkinlik öncesinde Patrik Bartholomeos ile sohbet ettik. Yapının restore edildikten sonra Çevre Enstitüsü ve Dinler Arası Diyalog Merkezi olarak kullanılmasını arzu ettiklerini ancak ilave birtakım düşüncelere de açık olduklarını ifade etti.