Sağlık Bakanı Prof. Dr. Fahrettin Koca, koronavirüs krizinin başından bu yana sadece bir bakan veya hekim gibi değil, baba veya arkadaş gibi yaklaşıyor.
Bütün sorulara yanıt vermeye gayret ediyor. Twitter mesajlarında esprili bir dille tehlikeye dikkat çekiyor, uyarılarda bulunuyor. İşin üzücü yanı, vatandaşların önemli bir bölümü işin vahametinin hâlâ farkında değil. Bakan Koca, mesela “Birinci dalga sahillere indi, dikkatli olalım” diye bir mesaj paylaştı.
Özel günlerde nasıl bayramlaşmak gerektiğine dair şeyler aktardı. Bazı kuralları ötelemenin sakıncası olmayacağını, önceliğin sağlık ve hijyen olması gerektiğini vurgulamaya çalıştı. Bunu da yumuşak bir üslup ve mizah diliyle yaptı. Fakat millet yine bildiğini okudu.
Kimsenin ironiden falan da anladığı yok. Gevşeme, maskesiz kalabalıklara karışma, yaz rehaveti derken yakında vakalarda patlama olacak. Zaten vaka sayılarımızı binli rakamların altına indirmekte çok zorlanıyoruz, her gün 20 dolayında vatandaşımız ölüyor. Aileden bir kişi veya yakınının başına gelmeyince durumun vahameti fark edilmiyor ve veriler bir istatistik olarak kalıyor.
Bir de komplo teorisyenleri aramızda geziyor. Yok efendim virüsün arkasında şu ülke bu ülke, falan güçler filan güçler varmış. İnsanların genetik haritası çıkarılıyormuş… Ortalık senaryodan geçilmiyor. Sonuçta virüs can almaya devam ediyor. Etkili bir aşı bulunmuş değil, aslında bu virüse yönelik bir ilaç da yok.
Virüsü kapanların tedavisi, başka hastalıklarda etkili olduğu bilinen ilaçların bir araya getirilmesiyle sağlanıyor. Durum bu kadar ciddi ve tehlikeliyken nasıl bu seviyede rahat ve duyarsız olabiliyoruz? İnsanlar, maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymamaya devam eder ve davranışlarını köklü şekilde değiştirmezse şunlar başımıza gelecek: