Denizaltında zengin hidrokarbon yataklarının keşfedilmesi Doğu Akdeniz’i dünyanın en hareketli coğrafyalarından biri haline getirdi. Özellikle Yunanistan ve Türkiye arasında çözülmemiş ihtilaflar Akdeniz’deki sorunların sarsıntı şiddetini yükseltiyor. Rumlar, Kıbrıs meselesinde çözümü elinin tersiyle itmeseydi bugün çatışmadan değil, ortak refahtan söz ediyor olacaktık.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın samimi gayretiyle masada belli bir yere gelinmiş ve BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın planına referandumda Kıbrıs Türk tarafı “Evet” demişti. Rum kesiminin referandumdaki olumsuz tavrı kalıcı bir barış sağlanmasının önünü tıkadı. Tarihi fırsat kaçırıldı. Ankara ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne o dönemde “Evet derseniz ambargolar kalkacak, Türkiye’ye Avrupa Birliği yolu açılacak” sözü verilmişti.
Vaatlerin hiçbiri yerine getirilmediği gibi Kıbrıs Rum kesimi, adanın tamamını temsilen Avrupa Birliği’ne tam üye yapıldı. Bugünkü sorunların temelinde işte bu var. Son yıllarda Avrupa Birliği’nin geçmişteki hatasını tekrarlaması ve Yunanistan’ın Türkiye’yi küçük bir kıyı şeridine hapsetme gayretine destek vermesi konuyu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor. Yunanistan o dönemde “Arkamda Avrupa Birliği var” diyordu, şimdi de aynı düşünceyle hareket ediyor.
Nitekim Fransa’nın bölgeye 2 gemi ve 2 uçak göndermesi, İsrail ve Mısır’ın tam destek açıklaması Atina’yı irrasyonel adımlar atmak konusunda cesaretlendiriyor. İşte tam da bu noktada büyük bir tehlike söz konusu. Uluslararası düzeyde yoğun destek gördüğünü düşünen Yunan Deniz Kuvvetleri’nin Türkiye tarafından kabul edilemeyecek hamlelerde bulunma ihtimali güçlendi.
Nitekim Ege’de Türk fırkateyni Kemal Reis ile Yunan savaş gemisi Limnos’un tehlikeli şekilde yakınlaşmaları bunun bir göstergesi. Benzer hadiseler veya kazalar iki ülkenin çok daha yoğun çatışmasına neden olabilir. Fransa’nın Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunmamasına rağmen buraya güç göndermesi, Türkiye’ye açık bir meydan okuma teşkil ediyor. Amaçları Yunanistan’a destek çıkmak değil.
Fransa, Libya’dan, Suriye ve Lübnan’a kadar olan coğrafyada Türkiye’yi bir rakip ve hasım olarak görüyor. Türkiye’nin son 20 yılda Afrika açılımıyla, eski Fransız sömürgelerindeki etkinliğini artırmasından rahatsızlık duyuyor. O nedenle önümüzdeki süreçte Ankara ve Paris’in uluslararası zeminde sert şekilde karşı karşıya gelme ihtimali var. Türkiye ve Yunanistan arasındaki tansiyonun düşüp düşmeyeceği iki ülkenin tutumunun yanında İngiltere, ABD gibi diğer büyük güçlerin ne yapacağına bağlı.