Sosyal medya, bilgiye hızlı ulaşmak, eğitim, eğlence ve iletişim açısından son derece önemli. Birçok platformu severek kullanıyor ve oldukça istifade ediyorum. Gelin görün ki, bu kuruluşlar, kurallara uymak, kullanıcı haklarını korumak ve müşteri ilişkileri konusunda son derece başarısız ve duyarsızlar. Teknoloji şirketleri kendilerini devletlerin üstünde konumlandırıyor.
Başlarda bu yaklaşım, bağımsızlık ve bilgilerin korunması açısından olumlu gibi geliyordu fakat iş giderek dijital imparatorluğa dönüştü. Hukuku tanımayıp, “Benim sözleşmem hukukun yerine geçer” demeye başladılar. Sosyal medya ve teknoloji şirketlerinin önemli kısmı Türkiye’ye resmen “muz cumhuriyeti” muamelesi yapıyor. Hatalı bir bilgiyi düzeltmek yıllar sürüyor. Facebook’ta hesabım olmadığı halde, benim adıma açılmış hesaplardan sahte bir makaleyi kaldırtmam 10 yılımı aldı! İyi bir kullanıcısı olduğum Instagram’da tonla sahte hesapla karşılaşıyorum.
Bunları düzenli olarak raporladığım halde önemli kısmına tatmin edici bir yanıt alamıyorum. 10 yıldır aktif olarak kullandığım Twitter da şu ana kadar gönderdiğim maillerin büyük kısmına yanıt vermedi. Arama motoru Google’da benimle ilgili yanlış bir bilgiyi düzeltebilmem 5 yılımı aldı. Benzer zorluklar Spotify’da da var. Kullanıcıların tamamı benim yaşadığım güçlüklerle karşılaşıyor.
Şirketlerin çoğu, Türkiye operasyonlarını Londra, Amsterdam, Dublin, Brüksel gibi şehirlerden idare ediyor. İşlerini genellikle hukuk büroları veya halkla ilişkiler ajansları aracılığıyla yürütmeyi deniyorlar. Facebook’un şirketlerinden biri olan WhatsApp’ın Türkiye’deki abonelerine gönderdiği kullanıcı sözleşmesi de yukarıda anlattığım yaklaşımın bir sonucu. Avrupa Birliği’nde istenmeyen ama Türkiye için bir zorunluluk olan bu uygulama tam bir çifte standart.
Büyük teknoloji şirketleri arasında Türkiye operasyonunu en iyi yöneten şirket Apple. İstanbul’da bir temsilcilikleri var. Sadece teknoloji ve yazılım alanında çalışmıyor, tüketici ürünlerini pazarlıyor olması da avantaj. Apple Türkiye, ciddi kurumsal yapılanması sayesinde her türlü bilgi ve iletişime açık. Burada çözülemeyen bir mesele varsa ABD’deki merkezleriyle temasa geçip hızlı çözüm üretmeye gayret ediyorlar.
Demokrasinin temeli, fikir özgürlüğü ilkesine dayanır. Batı demokrasilerinde bu yaklaşımın ne kadar köklü olduğunu vurgulamak için ünlü Fransız düşünür Voltaire’in “Görüşlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi açıklamanız için canımı vermeye hazırım” sözüne çok sık atıf yapılır.