Dünyada “güç” dendiğinde akla ilk gelen şeylerden biri ordular ve asker sayıları. Ülkelerin birbirlerine karşı üstünlükleri ellerindeki savaş uçakları, uçak gemileri, denizaltılar ya da başka gelişmiş sistemlerle değerlendiriliyor. Ekonominin genel durumu, petrol ve diğer yeraltı zenginlikleri de parametreler arasında sıralanıyor. Bunların hepsinin elbette bir karşılığı var ancak bundan böyle asıl fark bilgiye sahip olanlarla olmayanlar arasında yaşanacak. Örneğin sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde Apple, IBM, Google, Tesla, Oracle, Amazon, Facebook, Intel gibi teknoloji şirketlerinin ulaştığı olağanüstü güç dünyanın toplamının ürettiği her şeyden daha kıymetli oldu.
Hatta o kadar ki büyük bilgiyi kontrol edebilen kimi kuruluşlar devletlere meydan okuyan bir mecra haline geldi. Devasa finans gücünü kullanıp medyada sanal bir algı yaratarak milyonlarca insanı harekete geçirmek, seçimlere müdahale etmek, sonuçları etkilemek mümkün. ABD Başkanı Donald Trump ile sosyal medya platformu Twitter arasında bir süredir büyük savaş yaşanıyor.
Twitter, Trump’ın attığı tweet’leri gerçekliği şüpheli olduğu gerekçesiyle anında sansürlüyor. Oysa dünyanın her yerinde yalan haberler, sahte bilgiler ve korkunç görüntüler Twitter’dan rahatlıkla paylaşılıyor. Sahtecilik, tehdit, ırk ve din düşmanlığı konusunda açılmış binlerce dava ve yapılmış başvuruya karşın Twitter tek bir adım atmıyor. Benzer şeyler Facebook için de geçerli.
Sosyal medyanın toplumsal etki yaratma gücünü başka ülkelerde de görüyoruz. Gürcistan’dan Ukrayna’ya kadar bir dizi ülkede sosyal medya araçları belli bir kesimi desteklemek için kullanılmıştı. Siyaset mühendisliğinin en yaygın kullanıldığı yerler buralar artık. Türkiye’de de 15 Temmuz darbe kalkışmasında ve sonrasında terör örgütlerinin bu mecralardaki etkinlikleri hafızalarımızda.
TEK YOL BİLİM, EĞİTİM
Teknolojinin uluslararası ilişkilerdeki etkisi ortada. Türkiye’yi ayağa kaldıracak en önemli gücümüz gençler. Kaliteli eğitimle, bilime ve inovasyona ulaşmanın yolunu açmamız lazım. Büyük veri (Big Data) hayati önemde. Teknoloji odaklı küçük girişimler (Start up) aynı şekilde. Türkiye’nin bundan sonraki markalarını bilim ve teknoloji temelli alanlardan çıkarmaya odaklanması şart.