Korsanlık, yüzyıllardır ticareti sekteye uğratan bir baş ağrısı olarak karşımızda duruyor. Ticari gemiler ve tankerler kendilerini koruyacak çapta silah veya güvenlik sistemine sahip değiller.
Ağırlıklı olarak Türk denizcilerin idaresindeki Liberya bayraklı “Mozart” isimli gemi Afrika’nın batısında, Nijerya açıklarında korsanların saldırısına uğradı.
Baskında, Azerbaycan uyruklu Farman İsmayilov hayatını kaybetti, 15 denizci kaçırıldı. Gemi güçlükle Gabon’un Gentil Limanı’na yanaşabildi. Televizyonları izlerken karşılaştığım bazı yorumcular “Bu saldırının arkasında Fransa veya Çin olabilir” gibi ifadeler kullandı. Akdeniz veya Afrika’da çeşitli ülkeler arasında bilek güreşi yaşansa da ben sözü edilen ülkelerin korsanlarla işbirliği yoluna gidebileceğine hiç ihtimal vermiyorum. Korsanlık ciddi suçtur ve herhangi bir devletin korsanları finanse etmesi, desteklemesi veya yönlendirmesinin ağır bedeli olur.
Türkiye şimdiye kadar korsanlarla mücadeleye ciddi katkı sağladı. Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı fırkateynler Hint Okyanusu ve Afrika’nın doğusu dahil birçok bölgede uzun süreli devriye görevi sürdürdü.
Güvenlik sağlanması gereken alan bir uçtan diğerine on binlerce mil uzunluğunda. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapabileceklerinin de bir sınırı var. TV’de bir başka yorumcu “Afrika’ya Airbus A400M uçaklarımızı gönderebiliriz, buralara paraşütçülerimiz indirme yapabilir!” gibi hayli enteresan bir öneride bulundu.
Türkiye’den binlerce kilometre uzaklıkta bir coğrafyada egemen devletlerle kavga etmeyi göze alıp böyle bir operasyona girilemeyeceği ortada elbette. Bu ne askeri, ne lojistik ne de siyasi olarak mümkün. Kaldı ki, korsan dediğiniz şey üç beş adet orta boy sürat teknesinden oluşan bir deniz çetesi. Bir kenarda durup Türkiye’den askeri güçlerin gelişini bekleyecek değiller.