Avrupa ve ABD’de neredeyse herkes koşuyor, yürüyor, bisiklete biniyor veya salon sporları yapıyor. Bu ülkelerle günlük hayat açısından temel farklarımızdan biri hareket eksikliğimiz. Türkiye’de çok az insanın düzenli spor alışkanlığı var.
Bir heves salonlara gitmeye başlayanlar da kısa sürede havlu atıyor. Artan obezite oranları ve buna bağlı sağlık sorunları da bu tablo hakkında fikir veriyor zaten.
1980’lerde annemin teşvikiyle İstanbul Kurtuluş Spor Kulübü’nde basketbol oynamaya başlamıştım. İmkân ve zaman ölçüsünde hâlâ devam ediyorum. Öyle ağır tempoda maçlara katılmıyorum ama düzenli şut çalışıyorum. Fakat bu yeterli değil, yoğunluk vb. mazeretlere sığınmadan spora daha çok zaman ayırmam gerekiyor. Sadece güncel sağlık grafiği açısından değil, kaliteli yaşlanmak için de önemli.
Sağ olsun, akıllı saatim Apple Watch “ayağa kalk”, “derin nefes al”, “daha fazla yürü”, “uykuna dikkat et”, “fazla gürültülü ortamda kalma” gibi uyarılarla belli bir disiplinde kalmama destek oluyor.
İyi ki bu teknolojiler hayatımıza daha fazla girmeye başladı. Türkiye’de spor denince akla neredeyse yüzde 99 futbol geliyor.