Önümüzdeki beş gün Türkiye’nin uluslararası ilişkileri açısından çok önemli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugünden itibaren Roma ve Glasgow’u kapsayan temaslarına başlıyor. İtalya’nın başkenti Roma’da G-20 zirvesi var. Dünyanın en büyük ekonomilerinin devlet başkanlarını bir araya getiriyor. Ardından İskoçya’nın Glasgow şehrinde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP-26 düzenlenecek. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden’ın yanı sıra Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Hindistan Başbakanı Narendra Modi orada olacak.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping ise zirvelere katılmayacak. Roma ve Glasgow buluşmaları birçok yönüyle önemli. Merkel ve Erdoğan burada son defa bir araya gelecek. Merkel’in Erdoğan ile buluşmasına, halefi Olaf Schulz’u da davet etmesi bekleniyor. Kamuoyunun en fazla merak ettiği buluşma ise Erdoğan ve Biden arasında olacak.
Biden’ın, başkan seçilmeden önce Türkiye ve Erdoğan hakkındaki kabul edilemez sözleri çok talihsiz başlangıç yapılmasına neden oldu. Kanlı darbelerdeki rolü bilinen Washington’ın Türkiye hakkında hâlâ farklı bir ajandasının olduğu izlenimini yarattı. Üstelik 15 Temmuz’un gri alanları ve ABD’nin FETÖ üzerinden olası rolü bu kadar kuşkuluyken. Ankara her şeye rağmen Washington ile ilişkilerin onarılması konusunda istekli.
Erdoğan yapıcı mesajlar verdi. Hatta Biden’ın 24 Nisan tarihini Ermeni soykırımını anma günü ilan etmesine karşın Türkiye bu olayı ilişkileri koparan bir unsur gibi ele almadı. Erdoğan, benim de izlediğim New York’taki BM zirvesi sırasında Biden ile görüşmeyi umuyordu. Fakat Amerikan tarafından kaynaklanan nedenlerle bu temas kurulamadı. Glasgow’da verimli bir görüşme gerçekleştirilebilmesi iki ülke için de faydalı olur.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katıldığı bir televizyon programında uçak sorununun çözülmemesi durumunda Türkiye’nin alternatiflere yönelebileceğini söylemiş. Bu açıklaması Rusya yapımı Su-35 ve Su-57’lerin de düşünülebileceği şeklinde yorumlanmış. O sırada Washington’dan dönüyordum. Haberi Twitter’da okudum. Bu seçenek gerçekleşirse Türkiye fiilen NATO’ya veda edecek demektir. Zira S-400’e ilave olarak Rus yapımı uçakların alınması ittifak şemsiyesinden iyice uzaklaşmak anlamına gelir.