Ağabeyi II. Bayezid ile saltanat mücadelesine girişen Cem Sultan bir bakıma Karaman’ın Osmanlı tahtındaki adayıydı. Şikârî’nin Karaman-nâme’sinde tarihî gerçeklikler ile en az uyumlu kısımların başında, yazarın birer vesile hatta bahaneyle anlattığı savaşlar ve savaş sahneleri gelir. Şehnâme türünde kahramanların bireysel hünerlerini öne çıkarabilmek için bir arkaplan oluşturması açısından savaş tasvirleri edebî bir gereklilik olabilir ama bunların tarihî gerçekliklerle ilintisini kurmak yolunda girişilecek bir çabanın fazla ödüllendirici olmayacağı düşüncesindeyim. Öte yandan, herhâlde şimdiye kadar söylediklerimden de anlaşılıyordur, Şikârî’nin metnini, başta Alâeddin Bey olmak üzere Karaman hükümdarlarının başarılarını anlatan bir metin konumuna da indirgeyemeyiz. Şikârî, Karaman’ın zevalini de anlatır. Onun metninden yansıyan temalar arasında, güçsüzlük, çaresizlik, yenilgi, uğranılan ihanetler ve yalnız bey ailesinin değil bütün Karaman ahalisinin yaşadığı mağduriyetler de vardır. Eğer, Karamanlılar adına yazılmış ve Dehhanî’nin başlayıp Yâricânî’nin tamamladığı bir şehnâme yoksa ve bütün metnin yazarı Şikârî ise, eserin başlarındaki olağanüstü Karaman başarılarının, eserin sonlarındaki zeval resmini daha iyi vurgulamak amacıyla anlatıldığını bile ileri sürebiliriz. Yok, Yâricânî ve şehnâmesi gerçekten mevcut idiyse de bu açıdan durum çok değişmiyor; Şikârî, bu metni, nereden nereye gelindiğini daha iyi gösterebilmek amacıyla kullanmış olmalıdır. Her şekilde, bugünkü hâliyle Karaman-nâme’yi düz bir tarih metni olarak okuyamadığımız gibi yalın bir şehnâme olarak da okuyamayız gibime geliyor.