Edebâli’nin Osmanlı beyliğindeki konumu ve oynadığı rol hakkında Osmanlı kaynaklarından bağımsız bir kaynak bulunmamaktadır. Muhakkak ki bugün “Edebâli” hakkında “bir şeyler” biliyoruz. Erken Osmanlı tarihinin malum kaynak sorunlarına rağmen, daha sonraki Osmanlı müelliflerinden günümüzün romancılarına kadar bu bilginin genişlemesine katkıda bulunanlar çoktur. Bir de tanım gereği, kaynak değeri açısından daha farklı bir yerde konumlandırdığımız arşiv kayıtları var. Yalnız, sırf bir arşiv belgesinin üzerinde bulunuyor diye herhangi bir bilgiyi eleştiri süreçlerinden muaf kılmamak gerekiyor. Tabii ki arşiv kayıtlarının hepsi aynı değerde olamaz ve tarihçinin süzgecinden geçip gideceklerin sayısı hiç de az değildir. Geçen yazımda, Uzunçarşılı’nın bulduğu 1577-78 tarihli bir mühimme defteri kaydında, III. Murad’ın ağzından Osman Bey’in Edebâli’nin kızını nikâhladığına dair bir göndermede bulunulduğuna değinmiştim. Böyle bir kaydın olması belki, Osmanlı toplumunda erken kroniklerin verdiği bir haberin o tarihe kadar nasıl yaygınlık kazandığını işaret edebilir, ama 1280’lerde vuku bulduğu rivayet edilen bir olayın gerçek olup olmadığını tesbit etmek için 1577 çok geç bir tarihtir. En son kertede, böyle bir kayıt, o kaydı tutan kâtibin “tarih” kültürünü gösterir.