Orhan Bey, kendisi ve hanedanı için meşruiyeti 14. Yüzyıl Anadolu’sunda gazilik ile arıyordu. Unvanların asıl önemi politiktir ama kullanıcılarının kendilerini nasıl gördükleri ve kimlikleri hakkında da bilgi verirler. Osmanlı beyliğinin kurucusu Osman Bey’in “gazi” unvanını kullandığını kesinkes bilemiyoruz. Şu kadarı var ki, oğlu Orhan’ın 1324 tarihli Mekece vakfiyesinden tartışmasız bir şekilde görüldüğü gibi hem kendisi hem de Osman Bey, daha şahsî bir düzeyde başka unvanlar veya lakaplarla anılmıştı. Osman Bey’in unvanı “Fahreddin” (dinin övüncü), Orhan Bey’inki ise “Şücaeddin” (dinin yiğidi) şeklindedir. Bu unvanların İslâm’la ilgisini irdelemeye gerek bile duymuyorum. Orhan Bey’in kendisi için dine yaptığı hizmeti vurgulayan bir unvan almakla kalmayıp, bir tane de babası için yakıştırmasının doğrusu ciddî bir ihtimal olduğunu düşünmüyorum. Sonuç olarak bu kimselerin hatırlamadığı uzak ve muhayyel bir geçmişte efsanevî atalar aramaya benzemiyor. Osman Bey’in ölümü üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişti.