Osmanlı kayıtları, Fatih’in İstanbul’u iskân ve şenlendirme politikalarının büyük mağduriyetlere yol açtığını gösteriyor. Fatih’in, fetihten sonra İstanbul’un bir an önce imar edilmesi konusunda gayret ettiğini ve hatta sabırsızca davrandığını söyleyebiliriz. Şöyle ki kentin gönüllü göçle kısa süre içinde şenlenmeyeceğini düşündüğü için zorunlu sürgünler yaptırmıştı. Peki, Fatih’in, Aşıkpaşazâde’nin “televvün” (renk değiştirme) kelimesiyle ifade ettiği kararsızlığı neden ileri geliyordu? Olayların şahidi ve tarafı olan Aşıkpaşazâde’nin anlatımından, kişilerin kullanımında olan binalar üzerindeki özel mülkiyet haklarının tanınması sayesinde kentin mamur olmaya başladığını ama sonra bu binalar için yıllık bir vergi (mukataa) getirildiğini ve durumun tekrar bozulduğunu öğreniyoruz. Üstelik bu, bir değil, iki kez olmuş. Fatih, mukataayı bir kez affetmiş, herkese yine ellerindeki binaların mülkleri olduğunu gösteren “mektuplar” (yazı, belge) verilmiş. Kent toparlanmış ama Rum Mehmed Paşa’nın girişimiyle mukataa tekrar konmuş. Halk da kentin imarından elini çekmiş. Aşıkpaşazâde’ye göre düpedüz kentten kaçanlar olmuş. Matrakçı Nasuh’tan İstanbul görünümü.