Göçebelerin atlı savaş tecrübeleri tek bir kalıba sığdırılamayacak kadar zengindir. Geçmişi anlama çabasında hem orijinal kaynaklara hem de modern tarihçilerin yazdıklarına eleştirel yaklaşmak bir tercih meselesi değil, bu çabanın olmazsa olmaz bir parçasıdır. Eleştirel okumalar olmadan tarihçilerin hipotezleri ve tezleri sınanamaz, yanlışlanamaz, herkes yazdığıyla kalır. Tarih araştırmaları da yerinde sayar ve bilimsel faaliyet alanının dışına itilir. Oysa malumun, o “malumu” ilk ortaya koyanların basit bir şekilde anılarak veya daha kötüsü hiç anılmayarak tekrarına değil yeni sorgulamalarla genişletilmesine, yeni katkılara ihtiyacımız var. Bu genel çerçeveyi benimseyince eleştiri de kaçınılmaz oluyor. Konusuna ve söylenenlere göre; bazen daha az, bazen daha çok. . . Tabii ki eleştirilerin de tarih metodolojilerinin içinde kalınarak düzgünce yapılması gerekiyor.