Kim demiş ki, vakanüvisler sadece kuru bir şekilde olanı biteni, tayini- tevcihatı yazar diye? Âsım, yardımını gördüğü III. Selim için hem çok olumlu şeyler söylemekte, padişahın güzel huyundan, yumuşaklığından, bahsetmekte hem de devleti istila eden bir grup tarafından tahakküm altına alındığı görüşünü ısrarla vurgulamaktadır. Âsım, Nizam-ı Cedid’in kaldırılmasından ve Selim’in tahttan indirilmesinden sonra, IV. Mustafa tarafından, 8 Ocak 1808’de vakanüvisliğe getirildi ve II. Mahmud döneminde, 1819’da ölünceye kadar bu görevde kaldı. Âsım’ın, Selim’i, kuzenlerinin saltanatları sırasında ağır bir dille yermemeye çalıştığını ve eski dönemin bütün kötülüğünü ricâle yükleyerek kendince bir çözüm ürettiğini söyleyebiliriz. Ne var ki, onun bu çabasının olumlu bir sonuç verdiğini ileri sürmek güçtür, hatta Nizam-ı Cedid ricâline yüklenmesi Selim açısından yer yer bir karakter suikastına dönüşmektedir. O kadar ki, Âsım’ın asıl amacının Selim’in padişahlık yapmaya layık olmadığını göstermek mi olduğu ister istemez akla geliyor. Maksadım, III. Selim’in, Âsım’ın haber verdiği üzere 1802 yılı Mayıs’ında, iş gördürtmeyecek kadar ağır bir psikolojik kriz yaşayıp yaşamadığını sorgulamak.