Erken Osmanlı kroniklerini yeniden ve farklı vurgularla okuyarak kuruluş devri için bambaşka bir Osmanlı tarihi anlatısı oluşturmak mümkündür. Evet, sorumuz basit ve yalın; “Ertuğrul Gazi zamanında savaş oldu mu olmadı mı? Cevabını ise aynı kolaylıkla veremiyoruz. Bunun en büyük nedeni tabii ki erken Osmanlı tarihinin müzmin kaynaksızlık sorunu. Temelleri I. Murad- I. Bayezid zamanlarında atılmaya başlanan Osmanlı kronik geleneğinde Ertuğrul Gazi ile ilgili epey bir malzeme var ve bunu tabii ki dikkate almak gerekir ama bu kaynak grubundan gelen bilgileri ne tarihî belgelerle, ne de işin aslına bakarsanız Osmanlı tarihinin yerli olmayan kaynaklarıyla teyit edebiliyoruz. Tarihçilerce en eski orijinal Osmanlı belgesi olarak kabul edilen 1324 tarihli Mekece vakfiyesinde Orhan Bey, sadece babasının adını zikretmeyi kâfi görmüş, Ertuğrul Gazi’nin adı hiç geçmiyor. Osman Bey’in kestirdiği sikkede ise Ertuğrul adı geçiyor, dolayısıyla bütün kroniklerin söylediklerinin hiç olmazsa bu kadarını teyit edebiliyor, Osman Bey’in babasının adının gerçekten de Ertuğrul olduğunu söyleyebiliyoruz. Bunu, bir sikkeden elde edilebilecek tarihî bilgiyi tahfif etmek veya azımsamak amacıyla söylemiyorum tabii ki. Bilâkis, aynı sikke, Osman’ın dedesinin adını “Gündüz” olarak verdiği için bu kez de o adı “Süleyman” olarak veren bir grup kroniği yanlışlıyor.