G.SARAY’ın kredisinin kalmaması, Alanya’nın durumu, deplasmandaki kayıplar, Alanya hücumcularının ve özellikle Fernandes’in yaşatacağı sıkıntılar ve haftaya oynanacak şampiyonluk maçı öncesi kazanma mecburiyeti, maçı başka seviye taşıdı.
KEKLİK GİBİ...
Alanya’nın
hücum hattı ne kadar etkili ise defansı da o kadar sıkıntılı. Iışık
görmüş keklik gibi dona kalan ve pozisyonları seyreden defansla
ligin altında olması normal. G.Saray ilk yarıda bu
zaaftan yararlandı ama rakibin en önemli ayağını da durduramadı. 2.
yarı Rodrigues’in kaçırdığı net pozisyon maçın
kırılma anı oldu. G.Saray öyle bir gol yedi ki, var olmayan
pozisyonu geri pasla Mariano başlattı,
Serdar ve Denayer seyretti,
Muslera çıkmadı, Serdar penaltıyı
yaptı. Alanyalılar ne yaptı derseniz? Sadece savunmanın kendi
kendini imha etmesini değerlendirdiler! Rakibin top kendisinde
değilken bir şey yapmadan ve sadece bir kez topa dokunarak gol
atabildiği bir defansa sahip G.Saray. Aynı zamanda ciddi maliyetle
alınmış, koşan ama iş yapmayan, yetenekli ama faydasız, takımı
eksik oynatan bir 10 numarası var. MUHTEŞEM
MUSLERA...
Ve bu savunma hataları ile neredeyse her maç
1 eksik oynayarak, Muslera’nın acayip kurtarışları
ve Gomis’in golleri ile zirvede kalan bir takım.
Bu maçı Fatih Hoca’nın hamleleri ya da
Sinan’ın golü değil, Muslera
kazandırdı. Muslera demek, takım demek,
şampiyonluk demek. Muslera demek,
Galatasaray demek. Ama unutmamak lazım ki, haftaya
oynanacak maç hata kabul etmez, eksik kaldırmaz, ciddiyetsizliği
affetmez, ikramı etmez, geri dönülmez bir maç. Kazan, şampiyon
ol... MAÇIN ADAMI: MUSLERA
SADECE
pozisyonları değil, hatalı oynayan savunmayı da,
Belhanda’yı da, takımı da herkesi kurtardı
Muslera. ...