Tudor’un maça 3’lü defans başlaması ve alışılmış düzeni değiştirme isteği Serdar’ın sakatlığına takılmış, takım, maça normal oyununu oynamasına engel olacak kadar aşırı istek ve hırs ile başlamıştı.
Belhanda da ilk defa gördüğümüz agresif tavır, Mariano’nun hırsını dizginleyemeyerek erken sarı kart alması, hazır olmayan Denayer’in sarı kartı sakin kalamamanın sonuçlarıydı.
İlk yarıda en önemli problem, Galatasaray’ı sezon başından beri farklı kılan öne hızlı oyunu hiç uygulayamamasıydı. Yavaş oyun, maçı ikinci yarıya ve son anlara taşımak isteyen Aykut Hoca’nın tam da istediği işti.
Kendi oyununu oynayamayan, baskı kurduğu halde bunu rakibe kabul ettiremeyen sadece takım değildi. Tolga, Denayer, Belhanda ve Feghouli ilk yarı iyi oynamadı. Aslında Galatasaray ilk yarı ne yaptığının farkında olmayan bir takımdı. Bunun sebebi de Fenerbahçe değil kendine zarar veren aşırı motivasyonuydu.
10’U GÖREMEMEK...
Tudor’un devre arası sorunu görüp müdahale edeceğini beklerken maçı seyretmesi koca ikinci yarıyı heba etti. Rodrigues,Yasin ve Sinan gibi oyunu hızlandıracak, adam eksiltme ve öne top taşıma özelliği olan adamları tercih etmeyip, Belhanda ve Feghouli’yi oyunda tutması hataydı.