Derbinin başındaki tempo, maçın nasıl geçeceğine ışık tutan mesajdı. İlk yarı her iki takım da çekinmeden birbirinin üstüne gitti, baskı yaptı ve mücadeleyi üst seviyede tuttu.
Galatasaray açısından Fernando’nun oynuyor olması ciddi fark oluşturdu. Sakin hali, pozisyonu okuma becerisi ve net pasları ile orta sahada rakibin üstünlüğünü engelledi. Takımdaki herkesin istisnasız disiplin gösterdiği sisteme uyma ve denileni yapma durumu, Galatasaray’ın ilk yarıyı rahat ve fazla sorun yaşamadan geçirmesini sağladı. Fakat bu istenileni yapma durumu, arkalarına iyi yardım eden Rodrigues ve Feghouli’nin kenarları etkin kullanamama ve dolayısıyla Gomis’ten uzak bir oyuna, o da az pozisyona sebep oldu.
FERNANDO ÇIKINCA
İkinci yarının başıyla beraber, Galatasaray silahlarını kullanmaya başladı. Özellikle Rodrigues ile etkili olan ve net pozisyonlar bulan Galatasaray, ikinci yarının ilk çeyreği çok iyi oynadı. Fakat iyi oynanan bu dönemde Fernando’nun çıkışı dengeleri değiştiren kötü haberdi.
Aykut Hoca, 6 puanlık farkı düşünerek ve doğal olarak elindeki hücumcuları aldı. Fatih Hoca bu hamlelere karşın orta saha direncini canlı tutmaya çalıştı. Bu bir anlamda skoru tutma amaçlıydı ama Fernando’nun olmayışı ve son bölümde gol yememe düşüncesi ile beraber Fenerbahçe bir ara oyunun ve pozisyonların hakimi oldu.
Son yıllardaki en heyecanlı derbi oldu. Üstelik maç golsüz bitmesine rağmen. Galatasaray için yarışta önemli sayılacak bir avantajı barındıran puan oldu. Hem rakibi geride tuttu hem de moral avantajını cebine koydu.
NE EKSİKTİ?