VE geldik haftanın, ayın, yılın, sezonun maçına... Bir sezona bedel, bütün emeklerin karşılığının alınacağı, kazanıp kaybetmenin çok ama çok önemli sonuçlarının olacağı harika derbiye. Taraftarın tribünleri tamamen doldurmuş olması, stadın içindeki ambiyans ve hava, maçın önemine ekstra değer katan güzellikteydi.
Beşiktaş’ta maç kazandıran formda, kaliteli Quaresma, Talisca ve Babel üçlüsü öne çıkarken, Galatasaray’ın Rodrigues, Feghouli ve Belhanda’dan oluşan üçlüsü rakiplerinden biraz geri kalıyordu. İşte tam da burası derbiyi kazanmanın anahtarıydı. Feghouli, Rodrigues ve özellikle Belhanda iyi oynarsa maçı kazanmak Galatasaray adına daha kolay hâle gelirdi. Diğer bir açıdan, hangi üçlü pasif hâle gelirse o takımın kazanması zorlaşırdı. Mücadeleyi de, maçı da kazanan Galatasaraylı oyuncular oldu.
BEKLE, FIRSAT GELECEK
- Galatasaray için en önemli risk, verilen pozisyonlarda olduğu gibi bireysel hatalardı. Beşiktaş gibi özgüveni yüksek, formda bir takıma karşı çok az hata ile oynamak mecburiyetin vardır.
G.Saray, öne geçmiş olmanın verdiği rahatlıkla oynarken aynı zamanda sabırlı davrandı. Çünkü, Galatasaraylı oyuncular, önde geçilen dakikaların Beşiktaş’ın risk alması ile fırsatlar sunacağını biliyordu.
O fırsat önce Feghouli’nin ayağına geldi ama çok kolay harcandı. Ama fırsatın büyüğü kaçmamıştı. Penaltı ve kırmızı kartla gelen büyük fırsatı bu sefer Gomis harcadı. Ama gelen şansı geri çevirmeyecek biri vardı ve taraftarı rahatlatan, maça noktayı koyan kişi Rodrigues oldu.
İkinci yarı, müthiş temposu, pozisyonları, hataları, kartları, kaçırılan golleri ile tarihi derbiye yakışır oynandı. Beşiktaş’ın 10 kişi kalması ve sonrasında gelen Rodrigues’in golü kalan bölümde tempoyu düşürse de maçın genelindeki oyun, şampiyonluğa oynayan iki takıma yakışan bir mücadeleye sahne oldu.