HAFTA içi Avrupa Kupası maçı oynamış bir Akhisar’ın, kısıtlı kadrosu ve hocasız şekilde Galatasaray karşısında varlık göstermesi zordu.
Fizik olarak ikinci yarıda düşüş yaşaması ve oyundan kopması maç öncesi tahmin edilen bir durum iken, bütün bunların üstüne, neredeyse her maçta G.Saray’a gol atmayı başaran Seleznyov gibi büyük bir kozun yokluğu maçı sarı kırmızılılar için kağıt üzerinde kazanılmış hâle getirdi. Maçı ve savunmayı gördükten sonra net olarak söyleyebiliriz ki Seleznyov oynasa kesin gol atardı.
Her şey Galatasaray’ın lehine iken maça daha istekli ve direnç koyarak başlayan taraf Akhisar oldu. Kısa pasları baskı yemeden iyi yapan, orta sahadan hızlı çıkan ve oyunu yönünü çabuk değiştirerek Regattin’in Galatasaray savunmasını eksik yakalamasını sağlayarak etkili olmaya çalıştı Akhisar...
Bir diğer akıllıca yapılan iş, oyunun hakimiyetini G.Saray’a bırakıp, baskı yiyerek kendi sahasında mahkum oynamak yerine, orta sahada ve önde pres yaparak G.Saray’ı şaşırtmak oldu. Yarım saat geçildiğinde işler değişmeye başladı ve G.Saray bol pas yaparak oyunu kontrolüne aldı. G.Saray tarafında yolunda gitmeyen durumlar ve sahada olmayan oyuncular vardı. Akhisar’ın işini kolaylaştıran hareketsiz ve statik oyun, Henry’nin devamlı öne koşuları düşünmesi ve takımdan kopması, Sinan’ın etkisiz hâli ve Emre’nin tam ortaya çıkması gereken maçta ağırlığını hissettirememesi, Mariano’nun, Güray’ın savunması karşısında eriyip giden hâli.
BU MAÇTAN HERKES DERS ÇIKARMALI
GALATASARAY ikinci yarıya oyunda ve oyuncularda değişim olmadan başladı. Henry’nin yokları oynayan hâli ortada iken Eren ile ikinci yarıya başlamamak hataydı. Bu maçın bize gösterdiği ve anlattığı net durum, Henry’nin asla önde tek oynayamayacağı, Eren Derdiyok’un eldeki tek forvet olduğudur.
Asıl endişe verici durum ise geçen sezon hep korkutan ve kayıpların çoğunun olduğu deplasmanda kazanamama kâbusunun geri mi döndüğü sorusu...