Perşembe günü, Economist ve diğer batı medyasının dünyadaki gelişmeleri takip ederken kendi görüşleriyle sınırladıkları bir alanı dinlediklerini, bunun da onların gelişmelerle ilgili tahminlerini yanılttığını ifade etmiştim. Medyanın yanılgılarıyla sadece kendi okurlarına zarar verebileceğini, ancak birçok ülke liderinin de aynı yankı odasında dinleyip konuştuğunu, bunun kendi halklarına ve komşu ülkelere zarar verdiğini savunmuştum. ABD de bence liderinin kafasını kendi yankı odasından çıkartmadığı bir ülke oldu. Oysa daha şurada 20-30 yıl önce ABD, belki size-bana göre fazla “faydacı” ama sonuçta antenleri tüm dünyaya açık bir ülkeydi. “Amerika’nın dostu-düşmanı yoktur; çıkarları vardır” ilkesi, size-bana belki bir anlamda ahlaktan uzak görünürdü ama uluslararası ilişkilerde ABD’ye muhatap olan liderlere bir yönerge, bir ipucu da verirdi. “ABD neden bize düşmanlık yapıyor?” diye sorduğunuzda, hangi noktada ABD’nin menfaatlerine zarar verdiğinizi araştırabilirdiniz. Bu Amerika yok artık. Amerika’nın içinden sanki sahip olduğu bir ideoloji varmış da gözü kapalı, ona uygun hareket eten bir Sovyetler Birliği çıktı. Oğul Bush’la en belirgin şeklini alan bu “ideolojik Amerika”, Trump...