NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin vetosuna uğrayan İsveç ve Finlandiya’yı ayırt etmek gerekiyor. İsveç’te oynanan PKK oyununu NATO’nun gözüne sokmak için bu şart gibi görünüyor.Batı Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin kendi etnik siyasetini bir türlü çağdaş düzeye çıkartmamış olmasının sonucu olarak, 1980 ve 90’larda ülkemizi kısmen de olsa, haklı olarak kınıyordu. Türkiye yeni bin yıla etnik sorunlarını hal yoluna koyarak girdi.Bu değişime biz ülke içinde tanık olduk; ama bunu dışarıya gereğince aktarabildiğimiz söylenemez.Bir BM konferansı için ünlü fotoğrafçımız Mehmet Biber ile yaptığımız Güneydoğu Anadolu Projesi belgeseli seyahati boyunca dinlediğimiz bir Kürtçe müzik kasetini, şoförümüz “Aman üzerimde bulurlar da!” diye almaktan çekinince, dönüşte merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’a armağan etmiştik. Rahmetli, ufka bakarak, hüzünlü gözlerle “Düzelecek, düzelecek!” diyebilmişti. Bu düzelme oldu; devlet radyo ve televizyon kurumu Kürtçe yayın kanalları kurdu, işletiyor ama bunu ne Finlandiya ne İsveç ve ne de diğer Batı Avrupa ülkelerinde yeterince duyurabildik.NATO’nun, PKK’nın Kandil’den daha kalabalık üssü olan İsveç’i üye olarak almaya (ve böylece güya onları Ukrayna’nın...