“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Mayıs’ta ABD başkanı Joe Biden’ın resmi davetlisi olarak Washington’a gidiyor. Erdoğan Biden’la Beyaz Saray’da görüşecek.” Bu satırları okuyunca ilk aklıma gelen, “Hah, şöyle!” oldu. Stalin’in saldırgan döneminde, (biraz düzmece bir manevra ile) Türkiye’yi NATO’ya katan, Avrupalıların Osmanlı’nın intikamını almak için kolları savdığı sırada, ciddi ekonomik-teknolojik desteğini gördüğümüz ülke hakkında daha başka bir şey de söylememek gerekir. ABD’nin, 25 Şubat 2003’ten beri bize karşı, bir müttefike asla yakışmayan tutum içinde olduğunu defalarca ifade ettim. Bu tarihte, TBMM, büyük bir basiret ve ferasetle, “1 Mart Tezkeresi” diye bilinen ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine ilişkin başbakanlık talebini reddetmiş ve Mersin önünde bekleyen ABD askerleri karaya çıkamamış, bu yüzden Irak’ı başka yoldan işgal etmişlerdi. ABD 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ne Almanya’yı ne Japonya’yı cezalandırma, ne de Sovyet Rusya’nın yayılmacılığını durdurmak için Avrupa’yı işgal etme yoluna gitmemiş; bunun yerine eski düşmanlarını da, Nazi Almanya’sının...