Amerika’da tepedeki siyasal boşluğun giderilip giderilmediğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan dün test etti. Bu görüşmenin ABD’nin bir türlü belkemiğini bulamayan Suriye stratejisine nasıl yansıyacağını önümüzdeki günler gösterecek. Trump’ın bir etkisi olacak ise bu ayrı tellerden çalan Savunma ve Dışişleri bakanlıkları arasındaki Suriye kavgasını durdurmak olmalıdır.
Savunma Bakanlığı’nı bakan değil, sahadaki generaller yönetiyor. Gerçi bakan olan Jim Mattis de Türkiye sevgisiyle yanıp tutuşan birisi değil. Türkiye üzerinden Irak’a geçmeyi bekleyen birliğin komutanı olarak 1 Mart tezkeresinin reddi haberini aldığında söylediği iddia edilen “Türkler bunu ağır ödeyecekler” sözünü doğrular şekilde, generallerin yaptığı PYD’yi ortak edinme hatasını onaylayan da o. Bu hatanın başlıca müsebbibi Orgeneral Joseph Voteli, Centcom’un 10 yıldır değişmeyen Irak-Suriye stratejisini uygulamakta ve ABD’yi Ortadoğu’da tutabilmek için her gün yeni sebepler uydurmaktadır. Bu askerin aklı, ancak terör koridoruna “Sınır Koruma Gücü” demekle sınırlıdır. Öte yandan, bölgedeki Özel Harekât kuvvetlerinin komutanı Orgeneral Tony Thomas ise ancak PYD-YPG güçlerine verdiği yeni ismin içinde “demokrat” kelimesi geçtiği için “Türkler açısından kabul edilebilir olduğunu” düşünecek kadar zeki bir kişi.
Bu askerler Suriye’nin Fırat’ın doğusunda kalan tüm topraklarını sözüm ona Suriyeli Kürtlere verebileceklerini ve bunu Baas’ın, Irak’ın, İran’ın, Türkiye’nin kabul edeceğini sanacak kadar bilgi sahibidirler. 2016 başında PKK-PYD güçlerinin hâkimiyetindeki alan yüzde 14 iken, bugün (Afrin hariç) yüzde 35’e çıkmış bulunuyor.