Yer hareketlerinin sebep olabileceği can kaybı ve maddi hasarın boyutlarını önceden bilme imkânı yok. Bir yer hareketinin bir başka yer hareketine sebep olup olmayacağını da ancak benzer durumlara ilişkin verilere dayanan olasılık hesaplarıyla kestirebiliyoruz. Bu iki cümleden çıkan sonuç şudur:Depreme dayanıklı inşaat, dayanıklılık için gerekli kriterler asgari değil azami ölçüde uygulanmalıdır. Binalarımızı dünyanın dış kabuğunu oluşturan, nispeten sert plakaların (tektonik levha) birbirleriyle etkileşme çizgisi olan fay bölgelerinin azami derecede uzağına inşa etmeliyiz. Temel analizleri yapılmalı, tekrar yapılmalı, denetlenmeli ve yeniden denetlenmelidir...Dünyada bu böyle yapılıyor; üstlenici firmalar sorumluluklarının bilincine varıyor ama bunu kendiliklerinden sağlamazlarsa, sağlamaları için gereken olumlu-olumsuz teşvik tedbirleri kendilerine sunuluyor.Bunlar bizim için de yabancı fikirler değil. Erzincan Depremi’nden bu yana, 83 yıldır ülkemizde de yapı tekniklerinin depreme dayanıklı seçilmesi için yasalar, yönetmelikler çıkartılıyor. Ancak sorun, hasar gören binaların sebep olduğu can kaybını ve enkaz kaldırma-kurtarma, yeniden inşa, geçici iskân gibi çalışmaların...