Her seçim bir yenilenmedir; önceki gece ister Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi kazanmış olsaydı, ister Sayın Kılıçdaroğlu kazansaydı, bu değişmeyecekti; biz Türkiye olarak tarih ve sosyolojimizde yeni bir sayfa açmış olacaktık. Bu yenilenmenin yönü, boyutu ve ağırlığı iki hafta ertelenmiş oldu.Evet, her seçim bir yenilenmedir; ama devlet denen şey de seçimden seçime yeniden kurulmaz. Devletin bir devamlılığı vardır. Bu iki haftalık kesinti, hepimiz için, bir yeniden nefis muhasebesi, yenilenme ve devam fikirlerini ülkemizin geçmişi ve geleceğini göz önünde tutarak tekrar irdeleme imkânıdır. Ben burada bu muhasebenin bir boyutunu, devletin devamlılığı perspektifini ele almak istiyorum.Devlet dediğimiz zaman, kafamızda Cumhuriyet kurucularının devlet kavramını hatırlamamız; Cumhuriyetimizi 500 yıllık bir geçmişe oturtmamız gerekir. Bu ise akla hemen ulusun bekası, ülkenin dokunulmazlığı kavramını getirir.Bir yazar yazıyor: “Türk-Rus ilişkileri kimsenin babasının malı değildir!” Gerçi yazı, benim tahmin ettiğim gibi bir sonuca ulaşmıyor, ama bu başlık, sonsuzdan gelen ve sonsuzluğa uzanan bir devlet kavramına, onun siyasal yapılarına, ilişkilerine işaret ediyor.NATO da AB de Rusya veya...