Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, bir
“Yapacağız”, bir “Belki yaparız”, sonra “Yapmayabiliriz”, ardından
“Yapmazsak ölürüz” dediği bağımsızlık referandumu konusundaki son
demecinde oylamanın, 25 Eylül’de yapılacağını söyledi. Tabii ABD
Dışişleri Bakanı Rax Tillerson, gelecek hafta tekrar telefon edip
de kendisini yeniden vazgeçmeye ikna etmezse!
Referandumun yapılacağını var sayarak, ardından neler olabileceğini
irdeleyecek olursak, biri felaketi öngören, diğeri statükonun aynen
devam edeceğini var sayan iki senaryo görüyoruz. Gerçek, her zaman
olduğu bu iki ucun ortasında bir yerde tezahür edecektir.
Türkiye’de PKK, İran’da PKAK ve Suriye’de PYD adıyla bilinen
entitenin, Barzani’nin girişimini olanca güçleriyle
desteklediklerini hatırlayalım. Buradaki “güç” kelimesinin aslında
ABD ve AB yardımı silah, bomba, uzun menzilli roketatar anlamına
geldiğini de unutmayalım.
Barzani’nin, Erbil’de, Kerkük’te, takım elbiseli, kravatlı,
ellerinde iPhone 7’lerle bir taktım ithalat-ihracat danışmanlarını,
bütün Kürt kentlerini adeta şantiyeye çeviren çoğu Türkiyeli,
müteahhitler ve mühendis ordularını, bu inşaatlara inip çıkan
vinçleri, işçi asansörlerini, birbirine ardına yükselen cam plaza
kulelerini görerek, “Biz buradan bir devlet çıkartırız” dediğine
kuşku yok. Akıl yürütmesinde hiçbir sorun bulunmayan Türkiyeli,
İranlı, Suriyeli bir çok Kürt aydınının da aynı romantizmle,
“Salahattin’in torunlarının hakkı olan devlete kavuşması gerektiği”
hülyalarını seslendirirken, aynı olgudan hareket ettikleri
söylenebilir: “Artık bu kalkınma, bu inşaat, bu millet-kurma süreci
tersine çevrilemez, önlenemez...”
Barzani, Iraklı Kürt aşiretlerinin desteğini sağlamak için
kendisinin ve Barzan aşiretinden kendisine akraba olan hiç kimsenin
yeni oluşumda idari veya siyasi görev almayacağını söyledi. Bu
sözler, ne Talabani taraftarlarını, ne de bağımsız Goran cephesini
inandırdı. Bu sözler bir ve birleşik PKK+PJAK+PYD cephesinin
iştahını kabartmış ve “Hele bir bağımsızlığı ilan etsinler; biz
onların icabına bakarız” düşüncesini körüklemiş olmaktan başka işe
yaramadı.
ABD’nin yanlış yönlendirilmiş DAEŞ mücadelesinin tek galibi olan
PKK+PJAK+PYD cephesi için, Talabani ve Goran desteğinden mahrum,
Irak hükümetinin düşmanlığını kazanmış bir Kuzey Irak Kürdistanı
son derece kolay bir lokma olacaktır. Barzan aşiretinin, hatta
Barzani ailesinin içinde bu felaket senaryosunu önemli
toplantılarda ifade eden bireyler var. Ne çare ki, “Salahattin’in
torunlarına yüz yıllardır özlemini çektikleri yurdu kazandırmak”
romantizmi, geniş kitlenin yaklaşan felaketi görmesini önlüyor.
Barzani’nin Erbil’deki o cam kulelerin, Kürt halkının emeği ve
üretimi olmadan ayakta duramayacağını bilmesi gerek. Şu anda yurdu
da, yönetimi de olan Kürtlerin bir şekilcilik uğruna sahip olduğunu
kolayca kaybedebileceğini, kendisini dört taraftan savaş içinde
bulacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.