Tam 7 milyar kişi, yani dünya nüfusunun yüzde 85’i son bir yıl bir tür çevre felaketiyle karşılaştı. Söz gelimi, Çin’de bir metro dolusu insan vagonlarda göğüslerine kadar suya battı. “Çin, metro, su baskını” diye okuyunca fantezi gibi geliyor. Çin’de su dolan metroları bırakalım. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde iki ay içinde ikinci sel felaketi bizi korkutmalı değil mi? Kaz Dağları’ndan gelip Edremit Körfezi’nden su dolduran yangın söndürme uçaklarını görenler hiç fanteziye bakar gibi bakmıyorlardı; hepsinin yüreği ağzındaydı, gözler büyümüş, nefesler tutulmuştu.Atmosferin ortalama sıcaklığı 1.5 derece artarsa, İstanbul bugünkü gibi iki parçalı değil, ikisi ada, dört parçalı olacak diye tahmin ediliyor. Bu bizi korkutmalı değil mi? Aynı gelişme New Yorkluları korkudan uykusuz bırakıyor olmalı; çünkü kentin üçte biri yok olacak deniliyor. Bu yüzyılın sonunda, atmosfer sıcaklığı 2.7 derece artacak diye tahmin ediliyor; bu, tarım arazilerinin yarısına yakınının artık ekilemez-biçilemez olması demek. Yani yiyecek ve kaynaklarımızda felaket boyutunda azalma olacak.Korkarsak ne olacak? Aslında korkması gereken Türkiye veya herhangi bir Ortadoğu, Afrika ülkesinin halkı değil. Korkması...