Büyük üstat, köşe yazar-lığının modern kurucularından rahmetli Çetin Altan’ın çok gün yüzü görmedik, deyimleri vardı; ki çoğunu ancak o yazabilirdi, başka birisi olsa hakkında müstehcen neşriyattan dava açılabilirdi. Bunlardan birisi yerine getirilmeyen bir evlenme vaadi fıkrasıydı, anlatılan olayın kurbanı kadının “Hep vaat, hep vaat...” inlemesi ile son bulurdu.
Allah’a şükür, Türkiye kendisine verilen ama tutulmayan sözlerden dolayı hiçbir zaman bir acz içine düşmemiştir ama yine de zaman-zaman tutulmayan sözlerden şikâyet hakkı doğmuştur.
Konuyu Çetin Altan’ın fıkrası düzeyinde ele alıyor olmak, bu tutulmayan sözlerin artık şikâyet aşamasından, alay konusu edilme düzeyine geçtiğine inandığımızı gösteriyor olmalı. O ABD başkanı ki, “Fırat’ın doğusunda birlikte devriye yapacağız” dedi; devriyeye ayrılan askerler terhis oldu, ama devriye başlayamadı. O ABD başkanı ki, PKK uzantısı PYD ve YPG’ye “eğit-donat” desteği verilmeyeceğini söyledi; ertesi gün daha çok PKK’lı eğitilmeye ve donatılmaya başlandı. Hem de kendi özel temsilcisi Brett McGurk tarafından alay konusu yapılarak. Trump daha sonra Irak ve Suriye’deki askerlerini çekeceğini vaat etti; savunma bakanı Jim Mattis bu kararı protesto ederek istifayı bastı; ama yerine gelen vekil bakan, iki ülkedeki asker sayısını da arttırdı. Gerçi sonra kendisi de gitti ama gönderdiği askerler hala Irak ve Suriye’de konuşlanmış vaziyette.