İskoçya’da iklim değişimiyle mücadele için yapılan COP26 toplantısını izlemiş olmalısınız. İzlemediyseniz, ya da ne izlediğinizi tam anlamamış iseniz, kimse sizi suçlayamaz; çünkü toplantıdan hiç ama hiçbir şey hasıl olmadı.COP, “Conference of the Parties” (Taraflar Konferansı), bir toplantı türünün adı: ilgili bütün tarafları bir araya getirmeyi amaçlıyor. COP formatında, Birleşmiş Milletler ortaya bir taslak koymuyor; ülkelerin ne yapabileceklerini, kendi katkılarını açıklamaları bekleniyor.Nitekim, 2015’te yapılan COP21, ortaya Paris anlaşmasını çıkartmıştı. Bu toplantıda ülkelerin “Ben bunu yapmaya kararlıyım” dedikleri ortak katkıları, sanayide ve elektrik üretiminde kömür kullanımına son vermekti.ABD oyunbozanlık edinceye kadar, Paris Anlaşması umut verici idi. Başkan Trump, “Çin ve Rusya, kömür yakmaya devam ederken, ABD kendi kendisini kısıtlayamaz!” diye, iki yıl sonra anlaşmadan çekildi. ABD’nin bu tutumu, anlaşmayı fiilen anlamsız, hükümsüz hale getirdi.Trump en azından, samimi davrandı diyebiliriz. Paris Anlaşması’nı 191 ülke imzalamıştı; ama mesela Avustralya, Hindistan, İngiltere söz verdikleri salınım azaltma şöyle dursun, atmosfere kattıkları zehri arttırdılar....