Liderlerin siyasal demeçleri, özellikle “millete hitap” gibi, belirli bir süreci izleyerek yaptıkları konuşmaları, “metin yazarı” bir ekip, ilgili bakanlıklar veya kurulların verdiği noktalar çerçevesinde hazırlanır; çeşitli aşamalarından sonra seslendirilir dünyanın her tarafında. Bizde de öyle oluyor şüphesiz. Ancak bazen liderlerin bu konuşmaları seslendirme tarzları, yaptıkları vurgular, hatta duruşları kalkışları, belirli bir cümlede kameraya, yani biz dinleyicilerin gözünün içine bakışı, o ifadeye özel bir anlam kazandırır.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta başında, kabine toplantısı sonrası yaptığı konuşmada, bana göre, böyle bir özel vurgulu bölüm vardı. Gerçi konuşmanın ana konusu memurların ek göstergeleri gibi, cüzdanları doğrudan ilgilendirdiği için, haberlerde bu vurgu hemen hemen hiç dile getirilmedi ama aşağıya aldığım iki cümle konuşmayı dinlediyseniz, size de aynı “özel önem” etkisini hissettirmiş olabilir:“İkinci Dünya Savaşı sonrasında, hiçbir zaman içine tam olarak alınmadığımız, hep kenarında tutulduğumuz paktların riyakârlıkları çevresinde dönüp durduk. Bu süreçte siyasi ve ekonomik olarak kendi yolumuzu çizmeye her teşebbüs edişimizde kendimizi darbelerin...