'Kuzey' demedim… Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu Türk devleti, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyesi Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye gibi bir devlettir ve şimdi Macaristan ile Türkmenistan gibi örgütün gözlemci üyesidir.Tanınmaya doğru giden yol, bu tür “gözlemci üyelik” aşamasından geçiyor. Kıbrıslı Türklerin devletinin talihsizliği, bu aşamanın daha erken başlaması için gereken diplomatik girişimlerin yapılmamasıydı. Bu girişimlerin de özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde, ülkelerin askeri yöntemlerle başka ülkelere müdahalesi sonucu ortaya çıkmış ülkeler söz konusu olduğunda başarı şansı çok zayıftı.1980’lerde Türkiye, Kıbrıs Türklerinin içinden geçtiği ateş çemberinden kurtulmasının verdiği aşırı heyecanla diplomasiye önem vermedi. Kaldı ki, o dönemde “Türk diplomasisi” bir lisenin münazara ekibinden daha etkili olabilecek konumda değildi. Alman generali ve askeri dehası Carl von Clausewitz’a atfedilen bir söz vardır:“Diplomasi, askeriyenin uzantısıdır.”Belki Prusyalı General zamanında güç, sadece askeri eylemle sağlanıp korunuyordu ve henüz “soft power” (yumuşak güç) kavramı “hard power” (sert güç) kavramından ayırt edilmemişti. Ama bugünün...