İsrail hükümeti, Mabet Tepesi (Temple Mount) veya Mescid-i Aksa
Külliyesi adı verilen ve içinde iki büyük cami ve birçok kutsal
mekânın bulunduğu yapay tepeye girişlere yerleştirdiği metal arama
cihazlarını kaldırdı. İsrail kaynakları, içinde Kubbe-tüs Sahra ve
Aksa camilerinin de yer aldığı bu alanın, Kudüs’ün bir parçası
olarak, İsrail’in hükümranlık alanı içinde olduğunu iddia ediyor,
güvenliğin sağlanması için istediği tedbiri almakta serbest
olduğunu öne sürüyorlardı. Böylece önemli bir geri adım atmış
oldular.
14 Temmuz Cuma günü, İsrailli üç Müslüman’la, Külliye’nin Aslanlı
Kapı denen girişinde İsrailli askerler arasında çıkan tartışma kısa
zamanda çatışmaya dönmüş ve İsrail polisinin iddiasına göre,
Müslüman gençler yanlarında getirdikleri el yapısı makineli tabanca
ile İsrailli iki askeri öldürmüşlerdi. İsrailli askerlerin,
yanlarından geçen Filistinlileri bile nasıl tahrik ettiklerine ve
sonunda bu kişiyi yere yatırıp dövüp, kelepçelediklerine dair
sayısız video görmüş herkesin tahmin edeceği manzara, 14 Temmuz’da
gerçekten ne olduğuna dair açıklamalara inanmayı imkânsız kılıyor.
Sonunda beş kişinin canından olduğu bu olayın gerçekte nasıl
geliştiğinin artık anlamı bile yok. İsrail hükümetinin bu olay
üzerine aldığı metal detektör önlemi ve bununla ilgili açıklamalar;
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’ın İsrail ile iletişimi
kesme kararı; dünyanın, AB’nin, BM’nin tepkileri sonrası belki de
kimse bu beş kişinin ölümünü hatırlamıyor bile.
İsrail makamlarına göre Mabet Tepesi’nin hükümranlığı için yapılan
savaşın bu yeni perdesi, ortaya öyle bir gerilim çıkarttı ve
Türkiye’nin de aralarında olduğu Müslüman ülkelerde halk öyle bir
tepki gösterdi ki kimin neye sebep olduğu tartışılamaz hale geldi.
Hem İsrail’de, hem de işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında
yeni gösteriler ve çatışmalar çıktı. Bu olayların burada
kalmayacağı belliydi.