Netanyahu’nun tek amacı vardı: Bir kişiyi, 9 gün sonra İran ile nükleer anlaşmayı sürdürüp sürdürmeyeceğini açıklayacak olan ABD Başkanı Trump’ı etkilemek. 2010’da Türkiye ve Brezilya’nın arabuluculuğuyla, İran, nükleer silah imalatı yeteneğini azaltmayı kabul etmiş ve 5 yıl sonunda ABD ve AB, İran ile ünlü Ortak Kapsamlı Eylem Planı adı verilen anlaşmayı imzalamışlardı. Ondan sonraki beş yılda aslında Amerika İsrail’i iknaya çalışmıştı.
İsrail hiçbir zaman İran’ın atom silahından vazgeçeceğine inanmadı; İran da İsrail’i ve onun gibi düşünenleri inandırmak için çaba harcamadı. Ve şimdi İsrail ABD’nin kendisine İran’ın bilinen bütün nükleer araştırma ve geliştirme tesislerini yerle bir etmesi için izin vermesini istiyor.
Netanyahu, her fırsatta BM’de İran’ın nükleer silah elde etmeye ne kadar yaklaştığını dev pankartlar, afişlerle dünyayı inandırmaya çalıştı. İran ise eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın 2005’te söylediği iddia edilen ama henüz kanıtlanamamış olan “İsrail’i yeryüzünden sileceğiz” sözünün milli stratejisi olmadığına dünyayı inandırmak için hiçbir şey yapmadı (2012’de İsrail İstihbarat Bakanı Dan Meridor, bu sözün Farsçadan yanlış çeviri olduğunu kabul etmişti).