Genç okuyucular hatırla-mazlar, Avrupa Birliği’nin (AB) ilk adı “Çelik ve Kömür Birliği” idi. Sonra “Avrupa Ekonomik Topluluğu” (AET) oldu. Turgut Özal, Tansu Çiller ve Demirel lobisi 1990’larda büyük bir operasyonla algı değişikliği sağlayıncaya kadar, bu Topluluk, Türkiye’de “Ortak Pazar” diye adlandırıldı.
Bu satırların yazarı, 1963’de imzalanan ve Türkiye ile AET
arasında “Tam üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar bir ortaklık
kuran” Ankara Anlaşması’nın 10’uncu yılı dolmak üzere iken, CHP’nin
çıkarttığı ve başyazarlığını partinin genel sekreteri Bülent
Ecevit’in yaptığı Ulus gazetesinde, “Onlar Ortak, Biz Pazar”
başlıklı bir dizi yazı kaleme almıştı. Gazetenin grafikçisi,
“Onlar” ve “Biz” kelimelerini küçükçe, “Ortak Pazar” kelimelerini
büyükçe çizmiş ve ortaya “Onlar Ortak, Biz Pazar” vurgusu çıkmıştı.
Ecevit ve Türkiye İşçi Partisi, bu başlığı seçim sloganı yaptılar.
Zamanın Dışişleri Bakanı rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil, beni
makamına çağırtıp “Neden bir genç olarak Türkiye’nin geleceğini
Avrupa ile entegrasyonda görmem gerektiğine” dair bir güzel
ders vermişti.
Ankara Anlaşması’ndan 30 yıl sonra, bu kez Başbakan Tansu Çiller’le temsil edilen Türkiye’nin geleceğini Avrupa ile entegrasyonda gören dünya görüşü, 30 yılda gerçekleşmeyen tam üyeliğin yerini alması için bu kez Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzaladı. Tansu Çiller sadece anlaşmayı imzalamakla kalmadı, Türkiye ile AB arasında “adeta tam üyeliğin tesis edilmiş olduğunu” söyledi. Türkiye’nin AB’den alacağı-vereceği bir şey kalmadığını davul-zurna eşliğinde ifade eden yazılar, radyo-televizyon programları birbirini izledi. Rahmetli Özal da Avrupa şampiyonluğunda hiç kimsenin gerisinde kalacak değildi; Mart ayında yapılan Gümrük Birliği görüşmelerinden alınan olumlu sonucu görerek Nisan ayında ruhunu, bu açıdan müsterih teslim etmişti.