Modern dönem ABD siyasetinin baş mimarları arasında Henry Kissinger, Zbigniew Brzezinski ile birlikte adı anılabilecek Madeline Albright’ın “katkılarını” (!) irdelerken, “yaptırım” gibi, “kaynaklarına el koymak” gibi hukuka uygunluğu tartışılabilecek fikirleri saymıştık. Uluslararası sözlüğe “Haydut Devlet” (Rouge State) kavramını armağan etmiş olan ABD eski dışişleri bakanı Albright’ın ihmal edilmemesi gereken bir diğer teorisi, güçlü ülkelerin siyasetini beğenmediği ülkede “rejim değişikliği” sağlama hakkı olduğu idi. Bu fikir, ABD Başkanı Biden’ın Rusya’da bir rejim değişikliği peşinde olduğu imasından (aslında açıkça söylemesinden) sonra gündeme gelmiş olmakla birlikte, aslında yeni değildir; ilk muhatabı da Osmanlı İmparatorluğu’dur.Bu, 1913-21 arasında ABD başkanlığında bulunan Woodrow Wilson’ın “Liberal Enternasyonalizm” idealine aşina olmayanlar için şaşırtıcı olabilir. Dünyanın “halkların kendilerini geliştirmeleri ve demokrasiye kavuşmaları için güvenli bir yer olmasını sağlamak” diye özetleyebileceğimiz Wilson Doktrini ile ABD gücünü önce Osmanlı egemenliğindeki halklar üzerinde denemeye kalkmıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri arasındaki Paris Konferansı’nda...