İstila amaçlı bile olsa, savaş, sonunda barışı getirmek içindir. Ne var ki Amerika, hiç bir savaşı ile barışı getirmiş değil. Afganistan’da, Irak’ta ve şimdi de Suriye’de barışı tesis etmedi, edemiyor.
“Haklı Savaş” teorisi der ki: Ne kadar kötü olursa olsun, savaş daima en kötü seçenek değildir. Sorumluluk, istenmeyen sonuçları önlemek, önlenebilir vahşeti durdurmak, savaşı haklı kılabilir. Türkiye’nin Kıbrıs müdahalesini düşünün. Hendek ve Barikat kalkışmasını düşünün. Buradaki üç ilke birden Türkiye’nin savaş eylemlerini haklı kılıyordu.
ABD, 11 Eylül 2001’de kendi topraklarında yapılan saldırılardan bir terör grubunu sorumlu tuttu ve o günden bu yana, bu grupla veya aynı ideolojiyle bağlantılı gördüğü her terör harekatını, örgütünü, bunları desteklediğini öne sürdüğü her hükumeti devirmeyi, yok etmeyibu arada çevredeki sivillere, masumlara zarar verip vermediğine bakmayı bile gerekli görmedenkendine görev biliyor. Bu müdahalelerin başında uluslararası desteği alıyor veya alırmış gibi yapıyor; ama sonrası daima kendisi gibi emperyalist ideallerle donanmış bir veya iki Avrupa ülkesinin yardımıyla tam bir katliam şeklinde devam ediyor.