Güzin Abla mektupları gibi olacak: Hiç umudum yok ama! Ama olsun... Çin arabuluculuk ettiyse, bir umut var demektir. Çünkü asrın afeti, 8 veya 9 değil 20-30 şiddetinde bir sarsıntı, kendisine doğru yola çıkmış ağır ama emin adımlarla gelirken, Çin’in hava-civa işlerle uğraşacak vakti yoktur. En son Çanakkale’ye asker çıkartmış ve o günden beri silah altına hemen hemen hiç asker almamış bir Avustralya hayatının adımını atıyor ve ABD’den nükleer denizaltı alıyorsa, Japonya “Kendini Savunma Gücü” dediği ordusuna kendisini savunmayla değil ancak deniz ötesi bir saldırı savaşı hazırlığıyla açıklanabilecek silahlar alıyorsa, dünyanın en büyük silah ihracatçısı Güney Kore’nin, nükleer silah edinmek için mevcut anlaşmaların etrafından dolaşmanın yolunu bulduğu manşetlere tırmanıyorsa... Ve bu üç ülke, Çin’in - Rusya tarafından kollanmayan - üç tarafını çeviriyorsa... Çin’in sırf diplomasi olsun diye İran ile Suudi Arabistan’ın arasını bulmak için, değil aylarca süren üçlü görüşmeler yapmaya, bir dakikasını bile boşa harcama lüksü yok demektir.ABD ve AB’li ortakları, Ukrayna yoluyla yıpratarak, yaptırımlarla diz çöktürerek ama bir yolunu bulup Rusya’da mevcut sistemi ve federasyonu yok...